SRI LANKA GEZİ REHBERİ

Coğrafi konumu ve uzun süren ölümlü olaylar sebebiyle Hindistan’ın göz yaşları olarak bilinir Sri Lanka. Öylesine yeşil olan bu adanın göz yaşı olarak nitelendirilmesini halen anlamış değilim. Bana göre burası için filler ülkesi demek daha uygun olacak. Başkent dışına çıktığınız anda bu büyüleyici yaratıklarla ne zaman ve nerede karşılaşacağınız belirsizdir. Şimdi, Bir Yusufçuk Havalandı ile Sri Lanka Gezi Rehberi’ne giriş yapalım.

SRİ LANKA’DA ULAŞIM

Havaalanı Kolombo’nun içinde değil. Şehre 33km mesafede. Taksilerle pazarlık yapmanız halinde $25 civarı ödeyerek veya Tuktukla $13-15 (1500) LKR ödeyerek Colombo’ya ulaşabiliyorsunuz. Peki biz ne yaptık?

Başkent Kolombo’daki Bandaranayake Havaalanı’na indiğimizde otelimizin gönderdiği taksici bizi karşıladı. Bin pişman olmak deyiminin karşılığı Sri Lanka’da uzak mesafe taksi kullanmak! Hamilelik olmasa bunu kesinlikle yapmazdık. Şehirlerarası yol ne kadar küçük olabilir diye düşünerek ve daha rahat ulaşım fikri ile verilmiş yanlış bir karardı bu.

Yollar korkunç ötesi. Başkent Kolombo’dan Kandy’deki otelimize varana kadar midem boğazıma düğümlendi. Bu ülkede trafik kuralı diye birşey yok diye düşünüyorum. Şöyle anlatayım; yollar iki şeritli. Geliş ve gidiş. Ortada görünmeyen ama tüm şöförlerin kullandığı hayali bir şerit daha var. Ve ilk müsait anda bu şerit kullanılıp yola devam ediliyor. Öndekini geçmek için karşıdan gelen otobüsün uzaklığı hesaplanmadan hayali şeride geçip neyseki son anda olması gereken şeride sokuluyor araba. Böyle olunca da trafik ışıkları, trafik kargaşası, motorsikletliler, otobüslerin hızı… Kornalar, kornalar, kornalar derken otele varana kadar üstümüzden filler geçmişti.

Alternatifi nedir? Tren… Mis gibi tren kardeşim. Al birinci sınıf biletini, paşalar gibi manzarayı izleye izleye git gideceğin yere. İstasyondan da bir tuktuk tut. Oldu bitti.

Trenler ile ilgili tüm bilgiye http://colombofort.com/ adresinden ulaşabilirsiniz.

Tabii her tren manzara eşliğinde seyahat için uygun değil. Birinci sınıf seçeneği olmayan trenlerde pislikten hastalanabilir, adeta bir japon trene binme deneyimi yaşayabilir, ensenizde bir nefesle kilometrelerce yol gidebilirsiniz. Mesela ben ikinci sınıf tren biletim elimde, 2 saati ayakta 1 saati de oturarak olmak üzere 3 saat yol gittim. Vardığımızda neredeyse kendimi çamaşır suyu ile yıkayacaktım. Antibakteriyel spreyim bu trende dibini buldu.

Şimdi aslında eski yazılarımdan farklı olarak Sri Lanka Gezi yazısını yazmamdaki esas amaçtan bahsedeyim. Konumuz; hamileyken uzak doğu tatili yapılır mı?

Hamileyken Sri Lanka Gezi tatili nasıl olur?

Muhtemelen hepinizin aklına ilk Zika virüsü gibi tehlikeler gelmiştir. Başta sivrisinekler ve diğer hayvanlardan bulaşan hastalıklar, uzak doğu yemekleri, hijyen ve diğer birçok konu kafalarda soru işareti bırakıyor olabilir. Özellikle hamilelik döneminde anne-babanın aşırı hassas tavrıyla birleşince uzak doğu uzak kalmaya devam ediyor. Bence eğer yeterince araştırıp bilgi edinir, evhamlı söylemlere kulak tıkar, keşfetme arzumuzu bebek sahibi olma heyecanıyla baskılamazsak uzak doğu tatili neden olmasın?

Biz Sri Lankaya gelmeden önce zika virüsü ile ilgili bir araştırma yapmıştık. Sri Lanka’da bulunmadığını öğrenmiş ancak yine de kırsal bölgelerden (köyler) uzak kalacak şekilde bir planlama yapmıştık. Hamileliğim biraz zorlu geçmesine rağmen aynı heyecanla hazırlık yapabilmek harika. Normalde uzak doğu yemeklerine hayranım ve şimdiye dek hiçbir yerde yemek sıkıntısı çekmedim. Ancak şimdi durumlar farklı ve midem, benim tanıdığım midem gibi değil! :)) Bunu bildiğim için yanıma zor zamanlar için atıştıracak birkaç şey aldım. Bunların en başında nedense zeytin var! :))

Sri Lanka kahvaltısı tek kelime ile; korkunç! Yani bizim çeşit çeşit peynirlerimiz, zeytinlerimiz, sucuklu yumurtamızın yanında masada sadece 2-3 çeşit meyve görmek özellikle hamilelikte büyük hüsran. Neyseki kızarmış ekmek ve tereyağ var. Yanında da bir fincan Sri Lanka çayı. İşte burada yanımda getirdiklerim çok işe yaradı ve odaya geldiğimde yanımda getirdiğim zeytinleri büyük bir açlıkla yedim. Öyle çok yiyormuşum ki, Ali her seferinde arta kalan çekirdeklerimi sayıyordu. :)) Hamilelik işte…

Bir Fil’e Banyo Yaptırmak

Başka bir konuya gelirsek günlük yaşantımda haşır neşir olmadığım hayvanlarla bir arada olmak, onlara dokunmak bana farklı ve çoğu kez iyi gelen bir diğer konu. Maymunlar, filler, onlarca çeşit güzel öten kuş, etrafta sürünen irili ufaklı ejderler ve bol booool sivrisinek.
Daha önce hiç bir file banyo yaptırmamıştım. Suya yayılmış devasal bir hayvanın sırtını elimde tuttuğum bir hindistan cevizi kabuğunun lifleri ile ovalarken içimde fırtınalar kopuyordu. Ben fırçaladıkça onun zevk aldığını hissetsem de, aralıklarla havaya kalkıp suya inen güçlü hortumunu takip etmeden yapamadım.

Bir fili nehirde yıkadım.

Seyahatin diğer yarısını kapsayan Galle şehrinde konakladığımız Ekolojik otel. Çeşitli kuş sesleri ile uyanmanın rahatlatıcı ve huzur dolu etkisini hala unutmuyorum. Unutmadığım bir diğer şeye gelecek olursak; sivrisineklerin korkutucu büyüklüğüdür. Ben hayatımda böyle kocaman kan emiciler görmedim. Saati geldiğinde pes etmeden saldırıyorlar. Kırsalda tüm etkinliklerimizi sineklerin çıkış saatine göre yaptık diyebilirim. Öyle rahatsız olduk. Mesela alttaki fotoğrafta içimden kötü kelimeler geçiriyorumdur. :)))

Peki ne gibi önlemler aldık? Kimyasal sinek kovucular kullanamadığım için en bilinen çözüm citronella yağından yapılan doğan sinek kovucu kremdi. Sri Lanka’da yetişen bitkilerin tanıtıldığı ve onlardan elde edilen ürünlerin satıldığı bir bahçeden bu kremi bulup aldım. Sahilde, yemekte, kahvaltıda… Her daim yanımdan ayırmadım 🙂 Birçok fotoğrafta bu kremi sürerken kameralara yakalanışım bu sebepten. :)))

SRİ LANKA ÇAYI

Hamileyken çay ve kahve tüketimine dikkat etmek gerektiğini biliyorum. Ancak çayın ülkesine gelmişken elimden gelenin en iyisini yapmam gerektiğinin de farkındayım. Hemen o tazecik yapraklardan demlenmiş çay dolu fincanı elinden bırak ve biraz daha su iç Tuğçe!

Tavsiye: Sri Lanka’ya kadar yol katetmiş ve çay sever birinin mutlaka yapması gerekenlerden biri Nuwara Eliya’da çay tarlalarını ziyaret etmek! Bunun en popüler yolu; Kandy’den başlayıp güneye doğru inen mavi trene binmek. Hem dünyanın en güzel manzaralarına sahip yolda unutamayacağınız bir tren seyahati yapıp hem de birçok şehir görebilirsiniz. Nuwara Eliya turistik bir aktivite gibi gelebilir. Yabancıların bu şehre ilgisi büyük. Ancak dünyanın en iyi çaylarının doğduğu yeri kendi gözlerinizle görmenin turistik aktivite dışındaki heyecanı da çok güzel.

KANDY

Adanın orta yerinde konumlanan eski başkent Kandy, Sri Lanka’nın sadece palmiye dolu sahillerinden ibaret olmadığını bize gösteriyor. Yerel yaşamı iliklerinize kadar hissettiren bir şehir. Şehirde dolaşan erkeklerin neredeyse hepsinin üzerinde sari denen etek biçiminde kumaş, parmak arası terlik ve bazen de tişört görürsünüz. Kadınlar ise baştan aşağı renkli kumaşlar ve yine parmak arası terlik giymişlerdir.

Kendimi bir süre Hindistan’da hissetmem yerel halkın bu kıyafetlerle günlük hayatlarında dolaşıyor olmasından çok, etrafın bakımsız ve kirli görüntüsünden olsa gerek. Burası Sri Lanka’nın kalbinin attığı yer. Yerel pazarları buram buram et, baharat, meyve ve hatta hayvan yemi kokuyor. En popüler olanı Kandy Municipal Central Market. Hamile veya midesi hassas birinin bu üzeri kapalı pazarlara asla girmemesini öneririm. Aksi şekilde kendinizi dışarıya öğürerek atabilirsiniz.

Kandy Market

Kandy’de görülecek birkaç şey var. Bunların başında Kandy Gölü geliyor. Şehrin birçok yerinden görülebilen yapay gölün etrafında dolaşmak biraz romantik olsa da bundan geri kalmayın. Ayrıca konaklama için bu göl etrafındaki otelleri tercih ederseniz merkezi gezmek açısından iyi bir seçim olur.
Kutsal Diş Tapınağı; şehirde görülmesi gereken bir diğer nokta. Efsaneye göre Buda’nın dişinin kalıntılarının burada olduğu söyleniyor.
Kraliyet Botanik Bahçeleri bitki severlerin asla kaçırmaması gereken bir rota. 147 dönümlük bir alanı kaplayan, içinde bir orkide bahçesi ve beş binden fazla bitki ve ağaç çeşitliliğini kapsayan park. Zamanınızın çoğunu alabilir. İçeride bir şeyler atıştırıp içebileceğiniz restoranlar da var. Evde yetiştirdiğim birkaç çeşit bitki türünü bir yol boyunca dizili olduğunu gördüğümde zevkten dört köşe olmuştum :))

Arthur’s Seat; Kraliyet Sarayı’nın hemen yanında bir gözetleme noktası. Şehri panoramik izlemeyi sevenler için en doğru yer burası.

Kandy’de yapılabilecek bir diğer aktivite ise çay fabrikasını gezmek. Yerel kıyafetler içindeki bayanlar çayın tarihiyle başlayan ve paketlemeye kadar devam eden tüm aşamaları anlatıyorlar. Tek tek her bölümü geziyorsunuz. Yine hamilelik yüzünden içerideki sıcaklık ve koku beni oldukça rahatsız etmişti. Buram buram taze çay bitkisi kokuyordu. Ayrıca sıcaklık sanırım 50 derece falandı :))

Çay Fabrikası, Sri Lanka

Kandy’de yeme içme üzerine çok özel şeyler beklemek yerine lokal yiyeceklere hazırlıklı olun. Sri Lanka Gezi Rehberi’nde özellikle yeme-içme diye ayrı bir bölüm oluşturmadım. Sebebi, bunu tarifleyecek kadar çok yerel lezzet tatmamış olmamdı. (Hamilelik)

Hamileliği riske atacak herhangi bir şeyden dolayı değil, midemin yeni yiyecekleri kabul edememesi yüzündendi. Continantal Food ararsanız da çok iyi şeylere ulaşamıyorsunuz. Bol baharatlı ve acılı şöyle bir tepsi mutlaka denemeniz gereken şey olsa da asıl olmazsa olmazı şimdi size anlatacağım.

Empire Cafe, Kandy

Kotti Roti

Kotti Roti, Sri Lanka’nın en popüler sokak yemeğidir. Roti, yumurta, tavuk, et, havuç ve diğer sebzelerin kombinasyonu ile oluşturulmuş bir lezzet harikası.
Roti, hindistan cevizi unu ve yağıyla yapılmış bir çeşit hamur. Kotti ise Rotiyi pişirirken aşçının incecik doğrayıp sebze ve köri ile birleştirdiği hali. Aslında bu yemeğin ortaya çıkışı artan malzemeleri değerlendirmekmiş. İlk öğrendiğimde sipariş ederken acaba burada da arta kalmış malzemeler mi kullanılmıştır diye düşünmedim değil. :)))
Her ülkenin sokak yemeklerini deneyimleme kuralımız burada da geçerliydi ve Unawatuna’da sıradan bir sokak restoranında bu yemeği deneyimledik. Tabii ki geçmişteki gibi arta kalan malzemelerden yapılmamıştı. Nefisti!!
Kotti Roti, sokak yemekleri sıralamamda baş sıralarda olabilir.

Kotti Roti, Unawatuna

PİNNAWALA FİL YETİMHANESİ

Dünyadaki ilk ve tek fil yetimhanesi başkent Colombo’ya 112 km uzaklıktaki Rambukkana kentinde yer alıyor. Ulaşım tren, otobüsler ve özel araç ile sağlanabilir. Ama asla tuktuk ile gitmeyin. Burası için biraz uzak bir mesafe.
Burası 1975’te anneleri tarafından terk edilmiş 5 adet fil yavrusunun getirilmesi ile oluşturulmuş. Zamanla fillerin sayısı artmış. Bakıcıların bebek filleri sütle beslediği ve isteyen turistlerin de bazı fillerin bakımını üstlenebileceği bu kuruluşun masraflarını Botanik Bahçeleri ve Sayfiye Alanları Bakanlığı karşılıyormuş.
Turistlerin en çok fotoğrafladığı kareler fillerin nehirde yıkanmaları ve oynamaları oluyor. Bu çok tatlı olsa da içimdeki şüphe ve tedirginlik yüzünden bunca turist ağırlayan bu parkı son anda ziyaret etmekten kaçındım. Oysa ki Sri Lanka’ya gelme amaçlarımdan biri bu yetimhaneyi görmekti. Son anda bir karar değişikliği ile tamamen doğal bir ortamda yaşayan, otlayan, yıkanan birkaç filin barındığı bir alana gittik.
Üst tarafta bahsettiğim ”bir file banyo yaptırmak” aktivitesi burada gerçekleşti.

GALLE

Kandy’den Kolombo’ya birinci sınıf trenle geldik. Ama Kolombo’dan Galle’e birinci sınıf seçenek olmadığı için ikinci sınıf bilet aldık. 125 km’lik yol için bilete yaklaşık 5-6 tl verip sevinince her şey yolunda sandık. Meğer iş çıkışı Zincirlikuyu metrobüs kargaşası bizi bekliyormuş. İnanın kaşınan burnumu kaşıyamadan (çünkü kollarımı kaldıracak boşluğu bulamadım) 2 saat, ayakta yol gittim. Farklı şehirlerde ve duraklarda biraz biraz boşaldıkça hamile olduğumu fark eden bir bey bana koltuğunu verdi sağolsun. Kalan yolu, başka şartlarda asla oturmayacağım kadar pis bir koltukta 1 saat oturarak gittim. Yani demem o ki bilet alırken farklı durumlara hazırlıklı olun.

Galle; Sri Lanka’nın Bodrum’u gibi bir şey. Güneyde kalıyor ve harika plajları var. En popüler olanı Unawatuna Beach. Güzel plajları dışında şehirde kolonyal bir yapı hakim. Güzel binalar, şirin butikler, fotoğraflık ve lezzetli yiyecekler sunan cafeleri var. Görülmesi gereken ilk yer ise, deniz feneri. Burası turistlerin fotoğraf çekmeyi asla atlamadığı yer. Bizim de… :))

Galle Fort, yürüyerek gezmek çok kolay. Zaten küçücük bir yer. Ama otelimiz Unawatuna bölgesinde olduğundan merkeze ulaşmak için tuktuk kullandık. Burada önemli olan şey; tuktuku bulup gideceğiniz yeri önceden söyleyerek fiyatta anlaşmak. Sürpriz olmasın. Unawatuna’dan Galle Fort Lighthouse’a mesafe yaklaşık 7 km. Tuktuka ödediğimiz para ise 20 TL.

Deniz fenerinde fotoğraf çektikten sonra hemen az ileride Zaviya Ummul Fuqarah var. Şehirdeki en büyük camii. Camii’yi geçtikten sonra aynı sokaktan yukarı doğru devam edin. Solda şehrin popüler cafelerinden Calorie Counter ve sağda The Heritage Cafe’yi göreceksiniz. İkisi de oturup bir şeyler içmek için harika. Şehrin kolonyal yapısı kafelere de yansımış, aralarında dolaşırken kendimizi Küba’daymış gibi hissedip mutlu olduk. :)) Eğer giderseniz, Heritage Cafe’nin hemen önündeki beyaz klasikte benim için de bir fotoğraf çektirmeyi unutmayın.

Heritage Cafe

PONNİE’S KİTCHEN

Buradan sağa döndüğünüzde butikler, şallar, takılar hatta tabloların satıldığı birçok dükkana ulaşacaksınız. Sola dönerseniz inanılmaz lezzetli şeylerin tabaklandığı, güzel içeceklerin yapıldığı içinde balıkların yüzdüğü bir süs havuzu bulunduran avludaki Ponnie’s Kitchen’a ulaşırsınız. Bence buraya girmek zorundasınız :)) Girişi bir galeri ve tasarım ürünlerin satıldığı bir butiğin girişi aslında. Sonra nerede bu cafe diye aramayın. Önce butiğe girin, hemen arka kapısında avluya geçin.

Çeşit çeşit sağlıklı kaseler, kombuchalı içecekler, muhteşem tatlılar ve harika sunumları var. Yiyecekler tazecik ve ferah. Duvarlarında tatlı mottolar asılı ve içinde koi balıkların yüzdüğü süs havuzu çok havalı. İnstagrammercıların cenneti olmalı. :))

UNAWATUNA BEACH

Galle; Sri Lanka’nın Bodrum’u gibi birşey. Güneyde kalıyor ve harika plajları var. En popüler olanı Unawatuna Beach. Altın sarısı incecik kumlarının üzerine uzanan büyük boylu palmiyelerin altında güneşlenirken ”şu hindistan cevizleri kafamıza düşse beynimiz patlar”ı düşünmeden edemiyorsunuz. :)) Kumsalda güneşlenirken sri lanka üretimi şal, pareo satan kadınlar hemen önünüzde birbirinden güzel ürünlerini sergileyecekler. Pazarlık yapmayı atlamayın.

Otel seçimini kesinlikle Unawatuna Bölgesinden yapmalısınız. Buradaki otellerin çoğu iyi. Kesenize uygun bol seçenek var. Ayrıca sahilde bir otel tercih etmeseniz de otellerin şezlonglarını kullanabilirsiniz. Tabii kibarlık edip bir şeyler içerseniz iyi olur. :))

FRENCH LOTUS (Butik Otel)

Bizim kaldığımız otel tabiri caizse tam bir ”bohemian” dı. Fransız bir yoga girl’ün işletmeciliğini yaptığı yerden inanılmaz keyif aldık. Hem sahile yürüme mesafesindeydi hem de uygundu. Evimizde gibi rahat ettik. Odamız, kahvaltı, ortak alan, bahçe çok keyifliydi. Plaja gitmek için yürüdüğümüz palmiyeli yolda bir iki bakkal vardı. Bu gezi de her gün tazecik koparılmış muzlar Sri Lanka da bizim için en iyi ara öğün oldu.

French Lotus’da kahvaltı
French Lotus’da odamızın önünde.

Bu arada Sri Lanka’da yaptığımız en iyi kahvaltı da buradaydı. Tazecik, zevkle hazırlanmış. Otelin aynı zamanda üretimini kendilerinin yaptığı zevkli bir butiği de var. Eğer incelemek isterseniz linkini bırakıyorum.
https://frenchlotus-unawatuna.com/

Buradaki en tatlı şeylerden birini daha söyleyeyim size. Made in Ceylon adında çok şeker bir dükkan var. Hediyelik eşyalar, oyuncaklar, defterler, çeşitli taşlardan yapılmış takılar, kartlar, çeşit çeşit dream catcher, el yapımı çantalar. Gittiğim her yerden kağıt üzerine mutlaka bir şeyler aldığım için yine bazı defterler dikkatimi çekti. Sonra bunların nasıl üretildiğini duyunca küçük bir şok yaşadım. Geri dönüşümün alası! Kağıtların tümü geri dönüştürülmüş fil dışkısından elde edilmiş. Böyle bir ürünü elinize aldığınızda yaptığınız ilk şey, koklamak oluyor. :))

KAJU GREEN ECO LODGES

Hayatımda kaldığım en ekolojik otel, bu Sri Lanka Gezi sindeydi. Burada arkamızda tonlarca karbon izi bırakmadan keyifle 5 gün geçirdik. Bahsedecek çok şey var. Kahvaltıdan akşam yemeğine vegan menü çıkartıyor. Sürdürülebilir malzemelerle yapılmış, kendi tarzlarına uygun tabakları, kaşık ve çatalları ile aşırı lezzetli akşam yemekleri unutamayacaklarım arasında. İlgili bir Kaju Green yazısı ve youtube’da videosu var. İzlemek isteyenleri aşağıya alalım.

DELAWELLA BEACH

Kaju Green’de kaldığımızda bu plaja servisi vardı. Dolayısıyla ulaşmak için ekstra uğraşmadık. Bir Sri Lanka Gezi sinde nerede kalırsanız kalın ama bu plaja gelip bir instagram fotoğrafı çekin. Aşırı fotojenik, incecik kumları ve harika görünümü olan bir plaj.

WİJAYA (DELAWELLA BEACH)

Delawella’daki kayada instagram fotoğrafınızı çektikten sonra kumsalın devamına (doğuya) doğru yürüdüğünüzde başka bir fotoğraf alanına ulaşacaksınız. :))) Burası palmiyenin en tepesine bağlanmış bir halata ayağınızı geçirip okyanusun üzerine doğru sallanma noktası :))) Ama sanırım hemen arkasındaki otele ait. İzin isteyip kullanabilirsiniz :)))

Bu plajlarda kumlara şezlong atan otellerden yok. Yanınıza kuma sermek için bir şeyler alın ve güneşin tadını çıkartın. Eğer isterseniz bazı otellerin barlarında şezlong var. Burada bir yer bulup yeme içme karşılığında dinlenebilirsiniz. Ayrıca plajlara gelirken şapka ve güneş koruyucunuzu yanınıza almayı unutmayın. Yoksa tropikal kokteyl kıvamında çarpılabilirsiniz :))

Son olarak, deniz pürüzsüz, su sıcak ve duru. Ancak diğer çoğu tropikal ülkelerdeki gibi denizde yüzmek heyecansız. Biraz dalgalı ve fazla sıcak. Nerede bizim Akdenizimiz, Egemiz… Nerede Sri Lanka’nın hayal kumsallarının sıcak denizleri? :)))