2015’e Rusya’da girmek başta bizi korkutmuştu. Sadece 1 gece 2 günlük tatilimiz vardı ve biz yeni yıla bembeyaz caddeler, ağaçlar ve çatılara bakarak girmek istiyorduk. St Petersburg İstanbuldan 4 saat uzaklıkta, vizesiz ve gerçekten çok kuzeyde olması sebebiyle bizi cezbetmişti. Her ne kadar arkadaşlarımız kışın Rusyaya mı gidilir, bir de yeni yılda sokakta olmak istiyorsunuz, gezemezsiniz olacak iş değil söylemlerine karşı o uçağa binmiştik. Öyle korkunç ve hiç yaşamadığımız bir soğuk bekliyorduk ki, hüsrana uğradık diyebilirim.
Evet heryer bembeyazdı. Kıtır kıtır karların üstünde yürümek, o sene hiç kar yüzü görmemiş bizler için çok eğlenceliydi. Ama soğuk? Türkiye de bıraktığımızda buz gibi yağmurlu ve fırtınalı bir hava varken, burada bembeyaz yumuşak bir hava vardı. Ohh dedik bizimkilere :))
Otelimiz o güzelim şaşalı görünümlü Voskresenia Khristova Kilisesi (Kanlı Kilise)’ne çok yakındı. Hatta otelin cafesi bu manzaraya bakıyordu. Bu bölge Nevski Caddesine çok yakın olduğu için, gezilecek birçok lokasyona ulaşım da rahattı. Nevski Caddesi üstünde restoranlar, hediyelik eşya dükkanları, harika kırtasiye-kitapçılar ve süslü binalar vardı. Tüm akşam bu caddeyi gezdik, istediğimiz her yerde kahve içip yemek yedik. Isınmak için ceplerimizdeki rus konyaklarından içtik 🙂 Malum; günlerden 31 Ocak, müzeler kapalı. Yarın da sadece gündüz saatlerimiz var, sonra döneceğiz.
Yeni yıla çok şirin bir cafe restaurantta girdik. Putin’i dinleyerek :)) Her sene yeni yıla girerken 10 dakikalık bir konuşma yaparmış. Ve tüm Rus halkı evlerinde onu dinlermiş. Burada da televizyon açıldı ve Putin’in yeni yıl için güzel temennileri dinlendi. Sonra etrafımızda bir şeyler patladı, garson kızların hepsi konfetiler saçtı ve herkes birbirini tebrik etti. Derken Rus milli marşı çalmaya başladı. Evet, biz yeni yıla Rus milli marşı ile girdik :))
Ertesi sabah o güzelim müzelere dışarıdan baktık, Neyseki Nevski caddesi üzerindeki Singer Binası açıktı. Orası harika bir kitapçı aynı zamanda. Kırtasiye malzemelerine düşkün ben buradan çıkamadım, ama aldığım Rusya manzaralı takvimi bütün sene zevkle de kullandım. :)) Üst katında çok şık bir cafesi var. Orada oturup Saint Isaac’s Cathedral’ ini seyrederek kahvemizi içtik, ısındık.
Bir de biz Petersburg’da Rus görürüz sanmıştık. Zaten topu topu 1,5 günümüz vardı. Yılbaşı gecesi tüm gün caddelerde olmamıza rağmen çok az Rus’a rastladık. Meğer Ruslar yeni yıla mutlaka evlerinde aileleriyle yemek yiyerek girerler,gecenin çok geç saatlerinde dışarı çıkıp eğlenirlermiş. Bilemedik :)) Geldiğimiz gibi geri dönsek de bir sonraki sefer tatil günlerinde gelmemeye söz verdik. Yine geleceğiz Petersburg…
Fotoğraflar: Tuğçe Tüzün – Yiğit Ali Tüzün