çocuklarla Cape Town

ÇOCUKLU AİLELER İÇİN CAPE TOWN REHBERİ

Neden hiç kimse çocuklu bir ailenin tüm fertlerinin keyif alacağı o şehirden bahsetmiyor? Cape Town, çocuklarla seyahat etmek için mükemmel bir şehir. Elbette beklentiler herkese göre değişir, ancak burada beklediğinizden fazlası var. Şimdi, çocuklarla Cape Town Rehberini açalım.

Seneler önce havaalanında karar değiştirmemizle, Güney Afrika’nın bu güzel şehrine uçuşumuz üzerinden 8 sene geçmiş. O zaman çocuksuz, rahat, bir şehri dibine kadar keşfedebilme ateşiyle yanan yeni evli bir çifttik. Dolayısıyla Cape Town’a gelince neler yapılması gerek listesine bol bol tik atabildik. Şehir ile ilgili genel bilgileri, ‘Dünyanın Dibi Cape Town‘ yazısından okuyabilirsiniz. Buna ek, 2015’te yaptığımız turda, nerelere gittik, hangi noktaları tikledik diye merak ederseniz de ‘Cape Town’da Bir Hafta‘ yazısı orada duruyor.

Ne istediğinize bağlı olarak bir tur alabilir, kendi turunuzu yukarıdaki yazıdan yararlanarak oluşturabilirsiniz. Bu yazı bunlara ek, çocuklarla daha keyifli ve rahat bir tatil için bir rehber niteliğinde olacak. Çünkü iddia ediyorum ki dünyanın diğer ucundaki bu şehir, küçük bir çocukla çıkacağınız tatil için en doğru seçim olacak.

Çocukla Cape Town

CAPE TOWN’DA ULAŞIM SEÇENEKLERİ

Uber: Şehir içini yürümek dışında dolaşmanın en mantıklı seçeneklerinden biri. Araç park yeri aramak veya doğru otobüsü bulma zahmetine girmeden, uygulama ile bir Uber çağırıp rahatça şehri gezebilirsiniz. Eğer pusette oturmaktan keyif alan veya yürümekte sorun yaratmayan bir çocuğunuz varsa, merkezde birçok yerin yürüme mesafesinde olduğunu da unutmayın.

My CitiBus: Şehri dolaşmanın en uygun yollarından biri. Merkezdeki ana istasyonlardan bir bilet alıp gün boyu kullanabilirsiniz. Kırmızı ve Mavi iki hat var. Gezmek istediğiniz bölgeye göre duraklarda inip, yine aynı biletle ve bir sonraki gelen otobüs ile tura devam edebilirsiniz. İn, gez, bin ve devam et..

Araç Kiralama: Sağdan mı gidiyorduk, soldan mı diye şaşkınlık yaşamayacaksanız, trafiğin soldan ilerlediği şehirde çocukla birlikte olabilecek en konforlu seçim. Cape Town’da araç kiralama çok yaygın ve oldukça güvenilir. Yeter ki doğru firmalarla, yaptığınız sözleşmenin içeriğinden emin olun. Kesinlikle aldığımız en doğru karardı. Ters trafik sizi çok korkutmasın, birkaç saat içinde direksiyonun sağda olmasına alışıyorsunuz.
Avis, Europcar, First Car, Rentalcars gibi seçenekler var. Hepsinin direkt havaalanına bağlantısı olan ofisleri var. Uçaktan inip, araç kiralama tabelalarını takip ederek ofislere ulaşabilirsiniz. Burada tavsiyelerimize kulak vermeniz önemli. Birincisi, mümkünse aracınızı önceden, internet siteleri aracılığıyla kiralayın. İşlemleri ofiste yapın. İkincisi sigortaya dahil edilen açıklamaları dikkatlice okuyun. Cape Town güvenli bir şehir olsa da halkın bir bölümü oldukça fakir. Ve arabanızda açıkta, görünür halde bıraktığınız çanta veya değerli eşyalarınızı almak için camı kırmaktan geri kalmayabilirler. Sigortadan tasarruf edeyim diye düşünüp, aracın cam masrafını ödemek zorunda kalmamak için, sigortanızı herşey dahil olan tam sigorta yapmanızı tavsiye ederim. Ve elbette, çocuk koltuğu dahil etmeyi unutmayın. Bu ek bir ücrettir ve trafiğin tersten aktığı bu şehirde kesinlikle elzemdir.

ÇOCUKLA KONAKLAMANIN EN ŞAHANESİ

Sakın sakın, çok önemli bir gerekçeniz yoksa (ne gibi bir gerekçe olabilirki) otel seçeneği ilk seçeneğiniz olmasın. Bu şehirde, her bütçeye uygun öyle güzel evler var ki, aklınız durur. İsterseniz şehir merkezinde, popüler olan mahallerde küçük bir ev kiralayıp, iki sokak arkadaki fırından kruvasanınızı almak için çıkın, ister bizim gibi şehrin banliyölerinde şirin bir kulübe kiralayıp her sabah okyanusa koşun. Bu tatilden beklentiniz neyse, buna uygun bir bölge seçip araştırmaya başlayın. Görmek istediğiniz yerlerin listesiyle konum belirlemek çok mantıklı. Ayrıca airbnb’yi daha önce hiç kullanmadıysanız, doğru evi bulmakla ilgili ipuçlarını içerek İdeal Airbnb Evi Bulma yazısına buradan ulaşabilirsiniz.

Cape Town’da görülecek noktalar çok dağınık. Bu yüzden merkezde olalım diye bir kaygı yok. Biz hem doğanın keyfini çıkartmak, hem farklı deneyimler yaşamak, hem de sanki burada da bir evimiz varmış gibi hissetmek için bir sahil banliyösünden kulübe kiraladık. 2 odalı, alarmı ve otoparkı olan, aynı zamanda da müthiş bir okyanusa manzarası olan bir kulübe. Gittiğimiz dönem, Cape Town’ın kışa girdiği daha serin bir ay olan Mayıs ayıydı. Dolayısıyla bu, daha az turist, daha rahat rezervasyon, hatta daha ucuz konaklama demek. Akşamları hava oldukça soğuduğu için evde bir ısıtıcı veya soba olmasına dikkat ettik.

ELEKTRİK KESİNTİLERİ

Cape Town’da hala yük atma adı verilen elektrik kesintileri uygulanıyor. Bu karartmaların saatlerini önceden duyuran bir uygulama mevcut. İsmi: ESP Loadshedding. Evinizi kiraladığınız bölgeyi veya otelin bulunduğu adresi yazıp o gün hangi saat aralığında elektrik kesintisi olacağını kontrol edebilir, buna göre günü planlayabilirsiniz. Biz bu kesintilerin olduğu saatlerde çoğunlukla yola çıktık veya kesinti biteceği zamanlarda eve dönüş yaptık. Hatta daha da ileri giderek bunu fırsata çevirip akşam yemeklerimizin bir kısmını mum ışığı eşliğinde romantize ettik. Evlerin tamamında yeteri kadar ışıldak veya mum mevcut. Size düşen, onları düzenli şekilde şarj etmek.

Ayrıca birçok evde ocak gaz ile çalışıyor ve sıcak su akmaya devam ediyor. Bazısında internet hattı başka bir elektrik hattına bağlı olduğundan veya küçük bir jeneratör kullandığından hayatınıza devam etmek kolaylaşıyor. Bu şekilde yemek yapmaya devam edebilir, duş alabilir veya online çalışabilirsiniz. Ve elbette odun şöminesini yakıp keyif yapmak için hiçbir engel yok.

Çocuklarla Hangi Bölgede Kalalım?

Çocuklarla çıkılan bir tatilde yemeği keyifle yeyip, birbiriyle sohbet edebilen kaç kişiyiz? Cape Town’da merkezden uzaklaştıkça her şey daha da güzelleşiyor. Örneğin şarap çiftlikleri artıyor, restoranların alanları büyüyor. Bu demek oluyor ki çocuklar için alan da artıyor. Camps Bay, Constantia, Hout Koyu, Noordhoek, Fish Hoek merkezden daha güneye inerken değerlendirebileceğiniz bölgeler. Tahmin ettiğiniz gibi güneye indikçe nüfus azalıyor. En güneydeki kasabadan (Fish Hoek) merkeze uzaklığınız en fazla 35 dakika sürer.

Bir de şarap çiftliklerinin büyükçe alanlara yayıldığı başka bir bölge daha var. Güney Afrika’nın Western Cape eyaletinde, Cape Town şehir merkezinin yaklaşık 45 km doğusundaki Stellenbosch Kasabası. Burada, irili ufaklı, çoğu birinci sınıf üretim yapan yüzlerce şarap çiftliği var. Yine çoğunda şarap tadımı yapılabildiği gibi, kendi restoranı da var. Ve bilin bakalım bu çiftlikler yalnızca şarap sever anne babaları, neneleri dedeleri düşünmekle kalmamış, çocuklar için de farklı alanlar yapmışlar. Bunlardan bazılarını aşağıda belirteceğim. Bu yüzden seçiminize bağlı, konaklama için, bu bölgede seçenek olabilir. Buradaki evleri biraz daha büyük, müstakil tatil evleri gibi düşünebilirsiniz. Merkeze uzaklığınız, kendi aracınızla yaklaşık 40 dakika olur.

Canım, Noordhoek Mahallesi


Bizim konaklamak için tercih ettiğimiz bölge, Noordhoek. Chapman’s Peak dağlarının eteklerinde ve upuzun uzanan tertemiz bir plajı var. Sabah kısacık bir yürüyüşle Noordhoek Plajı‘na ulaşabilirsiniz. Burada çocukların rahatlıkla oynayabileceği bir lagün ve tırmanmak için bolca kaya var. Etrafta köpeklerini gezdiren insanlara ve üniformaları ile sahilde temizlik yapan görevlilere rastlayabilirsiniz. Sabah yüzünü Atlantik sularında yıkayanları saymıyorum.

Bölge en çok at çiftlikleriyle biliniyor. Dolayısıyla sabah biraz hamurişi almak için sokaklara çıkarsınız, atına binmiş kahve almaya giden mahalle sakinleriyle günaydınlaşabilirsiniz. :)) Ve bir sabah çocuklarla at tarlalarından birine yürüyüp atlara havuç verebilir, onları sevebilirsiniz. Bundan daha basit ama daha eğlenceli, daha çabasız ama daha bulunmaz bir aktivite ne olabilir, söyleyin? Bununla birlikte bahçelerde ve diğer kamusal alanlarda dolaşan domuzlar, tavuklar, inekler, tavşanlarla, çocukların doğayla daha yakın ilişki kurabileceği daha iyi bir yer yok. Bu mahalle ile ilgili hakkı olan ayrıntıyı, Noordhoek yazısından okuyabilirsiniz.

UĞRAMANIZ GEREKEN DİĞER YERLER

Imhoff Farm

Eşsiz bir manzaraya sahip, güzel yiyecekler, benzersiz butikler, şarap dükkanları ve içinde birçok hayvanı barındıran bir ağıl bulunan çiftlik. Çocuklar ve aileler için her şey düşünülmüş. Çocuğunuz ağıldaki hayvanları besleyebilir veya iyi tasarlanmış oyun alanında eğlenebilir. Cazip yiyeceklerin, Hout Körfezine veya Noordhoek sahiline bakarak servis edildiği Blue Water Cafe, pazartesi günleri kapalı. Nefes kesici dağ manzarasına karşı yemeğimizi yerken, bizim oğlan restoranın kurumuş bir ağaçtan dönüştürülen parkında dakikalarca oynadı. Çünkü onun da önünden atların yürüdüğü muhteşem bir manzarası vardı.

Slangkop (Kommetjie Lighthouse)

Evimizin manzarasından akşamları bir yıldız gibi parlayan deniz fenerini görünce, ‘aaa şurada bir deniz feneri varmış, gidip onu yakından görelim.’ dediğimiz ve bize sürprizler yapan bölge. Kommetjie kasabasında, ingilterede üretilmiş dökme demirden oluşan bu deniz fenerine turlar da yapılıyormuş. Biz buna katılmadık ama hemen bulunduğu yerden, kıyı boyunca ahşap patikaların uzandığı sahilde yürüyerek güneşi batırdık. Burası pitoresk, çarpıcı bir doğal çevreye ve nefes kesici bir okyanus manzarasına sahip. İyi ki güneş batmadan 15 dakika önce, termosta kahvemizle aracımızı buraya sürmüşüz. Özellikle ben buradan öyle etkilendim ki, dünyada sayılı kalan gerçek bir deniz feneri bekçisiyle tanışabilmenin hayalini kurdum. Evet, fener otomatik olsa da, hala bir deniz feneri bekçisi tarafından yönetilen dünyadaki birkaç deniz fenerinden biri.

Spier Wine Farm

Stellanbosch’daki tarihi 1692’lere dayanan en eski şarap çiftliklerinden biri olsa da burayı ziyaret etmekteki amaç şarap tadımından çok sunduğu diğer aktivitelerle ilgilidir. Geniş bahçelerinde sunulan kır pikniğindeki yiyecekler, kendi ürettikleri veya çevredeki çiftçiler tarafından yetiştirilen malzemelerle hazırlanmıştır. İnsanlara çevre bilincini yerleştirmeye amaçlamış bir dizi programa da ev sahipliği yapar. Sürdürülebilirliğe olan bağlılığı ile tanınmış bu çiftlik, Koruma Şampiyonu ünvanına layık görülmüş aynı zamanda misafirlerine konaklama sunan bir aile işletmesi.

Buradaki şarap arazisinde Segway turlar yapılıyor. Hepsinin yanında inanılmaz bir doğal kuş çeşitliliğine sahip. Arazide dolaşırken sık sık bir kartalla karşılaşabilirsiniz.

Hepsi tamam, peki çocuklar?

Siz şarap tadımı yaparken, 2-12 yaş arası çocuklara bakım hizmeti veren bir odaları var. Çocuklar da kendi aktivitelerini yapabilir ve sonunda birkaç çeşit üzüm suyu tadımı yapabilirler.

Aynı zamanda açık bir oyun alanı var ki, şahane! İsmi Elemental Play Garden. İsminden de anlaşılacağı üzere dört unsuru temsil eden bölümlere ayrılmış. Ateş, su, hava ve toprak. Yerli bitkiler, yerel zanaatkarlar ve malzemeler kullanılarak tasarlanmış bu oyun bahçesinde her şey güvenli. Su, arıtılmış temiz su. Böylece çocuğunuz ayakkabılarını çıkartıp su kanalının içinde koşmak isterse, sıçrayan suları dert etmeyin. İçinde Fibonacci Dizisini simgeleyen spiral bir su yolu var. Doğada birçok desenin (mesela deniz kabuğu veya bir çiçeğin taç yaprakları gibi) bu kuralı takip etmesine vurgu yapar.

Blaauwklippen

Tarihi yine 1682 yıllarına dayanan çok eski bir şarap üretim çiftliği. Stellenbosch’un güzel manzarasına karşı sıcacık bir ev hissi veriyor. Yeniden gitsem burası için daha özenli bir plan yapmak isterdim. Hafta sonları, sabah 10’dan akşam 4’e kadar, mevsimsel ve yerel gıdanın sunulduğu bir aile pazarı kuruluyor. Küçük üreticilerden gelen peynir, zeytin ve taze pişmiş ekmekler tadarken, moda ve mücevher tezgahlarına göz atabilirsiniz. Burada güzel kahve satın alabileceğiniz bir Deli ve hemen önündeki açık alanda kahvenizi yudumlayabileceğiniz ahşap bank ve masaların olduğu bir çocuk oyun alanı var. Ağaçların altında, öğleden sonra güneşini hissetmeyeceğiniz, tatlı bir ortam.

Yine Blaauwklippen içinde heyecanlı çocuklar için tasarlanmış bir bisiklet parkuru mevcut. Bizim burası ile tanışmamıza sebep olan etkinlik aslında bu. Dilerseniz buradaki boy boy bisikletlerden kiralayabilir ya da kendi bisikletinizi kullanabilirsiniz. Onun için de ufak bir ücreti var. Biz dünyanın bir ucuna kendi bisikletimizi de götürdüğümüz için, yalnızca kask rica ettik. Bakın, bu parkurun mutlu etmeyeceği bir çocuk tanımıyorum. Yalnızca izlemekle bile nasıl keyif dolduğumu tarif edemem. Çünkü her konunun arkasında büyükçe bir manzara yatıyor :))

Boulders Beach

Simon’s Town’daki bu sahili istila eden minik Güney Afrika Penguenlerinden hatırlarsınız. Hani şu dizi dizi kayaların üzerinde gezen, bir anda arkanızda beliren bacaksızlar. Bu şehre ilk geldiğimizde tabii ki tura burayı da dahil etmiştik. Ve her turist gibi sahile girilen kapıdan biletimizi alıp, ahşap izleme teraslarında ilerleyerek bu küçük dostlarımızı seyre dalmıştık. Kıdemli bir gezgin olarak bu sahildeki kumlara ayak basabilmenin yöntemini öğrenmiş şekilde, oğlum ve sevgilimle o ahşap izleme yolundan sapmadan, az ilerideki küçük kapının ardındaki yoldan yürümeye devam etmemiz gerektiğini bilerek, kendimizi Boulders Beach’in serin kumlarında bulduk.

Bulut, 16 derecelik Atlantik sularında deniz kabuğu toplarken ben kuma bir havlu serip oturdum. Güneş, mayoyla oturabileceğimiz kadar ısıtıyordu ama su.. buz gibiydi. Derken çevremizde çeşitli yerlerden fırlamış penguenleri gördük. Onlarla aynı sahilde yürümek ve aynı sulara girmek bir süre sonra kendiliğinden doğallaştı. Cape Town sizi şaşırttığı kadar kendi içine de hızla alan bir şehir. Sundukları, hayal ettiklerinizin tam karşılığı. Böyle olunca tüm doğal hayata, tüm güzelliklere saygı duymaya başlıyorsunuz. Etkiliyor ve etkileniyorsunuz.

Gitmek zorunda kalmasak, Bulut’u bu sahilden ayıramayacaktık. Bir süre sonra ıslak mayosuyla durması, mevsim itibariyle ve güneşin etkisinin azalmasıyla tedirgin ediyor. İşte buraya yazın gitmekle kışın gitmenin farkı. Parmak arası terliklerimizi çantamıza koyup, ayakkabılarımızı giyerek yola devam etmek, yine bu şehre özgü bir şey olsa gerek.

Table Mountain

Hadi yavaş yavaş şehrin merkezine yaklaşalım. Kırsalda yeterince vakit geçirdik. Masa Dağı, Cape Town’ın en ikonik simgesi. Bu şehre gelip, buraya çıkmamış kimse, Cape Town’u gördüm demesin. Öyle ki, tepesinde öyle bir şehir manzarası varki…
Bildiğimiz dağlara benzemiyor tabi, üzeri masa gibi dümdüz olduğu için bu ismi almış. Yukarı tırrmanarak da çıkabileceğiniz gibi (ki bu ciddi bir kondisyon ve beceri istiyor) teleferikle de çıkmak mümkün. Zaten çılgın değilseniz genelde tercih edilen yöntem bu. Teleferiği kullanım ücreti var. Biz 2023’de 2 yetişkin ve 1 çocuk için toplamdan 850R ücret ödemiştik. Pahalı bence. Ama tırmanamayacağımıza göre bu para değerini bir anda kaybediyor.

Teleferik yuvarlak ve kendi etrafında döner bir yapıda olduğundan, durduğunuz kenarın bir önemi yok. (Kenarda durun yeter) Yukarı çıkarken ilginç bir manzara da sizi bekliyor. Tabii ki Masa Dağı’nın tepesindeki manzara tarif edilemez. Bir tarafta Nelson Mandela’nın 18 yıl hapis yattığı hapishanenin bulunduğu Robben Adası görülüyor. İlk geldiğimde bundan da çok etkilenmiştim. Bu kez, hareketli ve tırmanmaya bayılan bir çocukla dağın tepesine çıktığımız için, böyle düşünce ve hayallere fırsat kalmıyor. :)) Burası çeşitli kayalar ve bitki örtüsüyle süslü bir oyun alanı gibi. Kuşlar ve farklı cinste arılar var. Bir de uçurumun kenarında tembelce yürüyen bir tür hayvan, ismini asla bilemeyeceğim. :)) Çocukla güvenli bir yer ama kesinlikle gözünüzün önünden ayırmayacağınız şekilde güvenli. Yani arada bir ensesinden tutarak yürümek gerektiği türden. Fotoğraflar, tehlike anlamında yanıltıcı. :))

Oranjezicht City Farm Market

Eğer seyahatiniz cumartesi ve pazar gününe denk geliyorsa, kaçmaması gereken aktivitemiz budur. V&A Waterfront’ta organik ürünler, sağlıklı yiyecekler ve zanaatkarların ürünlerini bulabileceğiniz bir haftasonunu pazarı burası. Ekmekler, peynirler, kuruyemişler, et ve deniz ürünleri, mevsimlik meyve ve sebzeler bulabileceğiniz gibi, sürdürülebilir kaynaklı kıyafetler, cilt bakım ürünleri, ev bitkileri ve seramikleri de görebilirsiniz. Kendi alışveriş çantanızı getirmeniz ve boş bir karınla gelmeniz önerilir.
Gelecekseniz Vadas Fırın‘ın tezgahına uğrayıp kahvaltı için güzel bir ekşi maya almayı unutmayın. Ve Sisters on Adderly‘den biraz çiçek de alabilirsiniz. Öyle ki buradaki buketlerin fotoğrafını çekmeden pazardan ayrılmak güç.

Cumartesi: 8:15-14:00
Pazar: 09:00-14:00 arası açık

Ve buralara gelmişken; biraz alışveriş yapmak için Victoria Wharf Shopping Center, iyi kahve için Truth Coffee, kahvaltı için Jason’s Bakery ve sokak sanatlarına ilgi duyorsanız Woodstock Street Art‘a uğramalısınız. Su altı dünyasına ilgi duyan çocuklar ve yetişkinler için Two Ocean Aquarium adında bir akvaryum da var. Girmek istemezseniz, hemen önündeki iskelede fokların güneşlendiğini bir bölüm var. Burnunuzu kapatın, fokların birbirleriyle oynayışlarını izleyin.
Belki renkli Bo Kaap Evleri‘nin önünde turistik bir fotoğraf yaratabilirsiniz.
İşte merkez bölgede yapabilecekleriz böyle. Diğer alternatifler için Cape Town’da Bir Hafta yazısını okuyabilirsiniz.

Son olarak Stellenbosch Bölgesinde çocuklarla çok keyif alacağınız bir Zürafa Evi var. Buradaki Deli’den kahvenizi alabilir ve Zürafaları besleyebilirsiniz.
Giraffe House; her gun 9:00 – 17:00 arasında açık.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.